Friday, 21 November 2008

Ooouuh! Ich Aaaarmee! :(

Birkaç gündür içimde hoş kokulu bir rüzgaarrr dolanıyor...Keşke bir arkadaşım olsa da şu (siktiğimin) Augsburg(un)'da, akşam arıyıp 'hadi gel bizim mahalledeki (misal) şu küçük italyan/ispanyol/alman Barına gidip birşeyler içelim ha ne dersin?" diyebileyim, o da öyle sıradışı bir alman olsun ki bana "aa tamam oluur" deyip gelsin...Falan :(
Yok arkadaşım burda hem de hiç. Hakkaten diyorum.
Bir tane var Simon fakat o da her Alman gibi herrr zaman çoook işi olan meşgul biri. Onun dışında bana uğradığı zamanlar da mutlaka içini boşaltmak, dertlerini anlatmak istediği zamanlar oluyor. Dünyanın neresinde olursam olayım bu 'dert dinleyen hafif-psikolog (hafif-meşrep)' durumundan çıkamıyorum belli ki...hohh...Ben de dinliyorum tabii ne yapayım...Sıkıcı sıkıcı konular...Duruma göre çok sıkıldıysam sadece kafa sallayıp duymak istediği şeyleri söylüyorum; daha da sıkıldıysam o zaman duymak istemediği şeylerle iki tokatlıyorum, zaten ne yapsam iyi geliyor ve gidiyor çocukcağız. Aaa ama karşılığında bana yeni müzikler dinletiyor hakkını yemiyeyim...

İşte bu Almanlar diyordum hep çok meşguller. İtalyan bir kız 'amaan çok işim var çok işim var deyip duruyorlar, halbuki onların iki haftada yaptığı şeyi biz İtalya'da iki günde bitirip teslim ediyoruz peeeh' demişti, ki bu yorumu bir Türk'ün ağzından duymanın da yadırganacak bir tarafı olmazdı hani. Biraz doğru biraz da 'Türk' bi laf bu elbet ama bu konuyu açmayacağım zira çok sıkıcı noktalara gidip tıkanabilirmişim gibi hissediyorum o yüzden ben yalnızlığıma ve hayallerime geri döneyim.
Evet...
Evime çok yakında üç tane gitmek istediğim minik barcağız var. Biri epey eski bir bar, tabii ki gene italyan yemekleri olan genellikle 30 - 40 yaş arası Alman'la dolan bir bar. İkincisi Tapa diye zannedersem İspanyol efektli bir bar (o da ne demek şimdi?!) oraya daha gençler gidiyor, şeker bir yere benziyor. Üçüncüsü de 26 - 48 yaş arası Alman'ın, tıkışıp içmek için gittiği çok küçük komik-saçma sapan bir bar. Bu üç barın ve evimin araları onar metre falan.

Yani bak (schau mal) aslını söylemek gerekirse Augsburg'da zaten -takdir edersiniz ki- gidilecek yer yok gece hayatı namına. Hepsi sıkıcı. Neden? Çünkü bu barların tek aktivitesi müzik (gerçi şurda köşede gündüzleri kafe restoran olaraka çalışan ama geceleri üst katındaki ışıklardan ve tavandan zemine kadar indiğini düşündüğüm borudan anladığım - ya da anlamak istediğim - kadarıyla striptiz falan yapıldığını düşündüğüm bir yer var ama. Neyse) ve gel gör ki çalan müzikler de çok sıkıcı ve hep aynı. Ama...Artık bu şehirde yaşıyor olduğunu farkettiği zaman bünyen, 'belki de' diyorsun, 'belki de o kadar kötü değidir yahu..' Sarımsı cılız bir ışık görünüyor uzaaaklarda. Yalanlara kanmak istiyorsun kararmaktansa. Çok çaresiz bir durum tabi. Neyse.

Yok işte o salak kafelere bile birlikte gidecek hiç kimsem. E git tek başına! Dii mi? Tıh, yok. Biliyorum ben eğer tek başıma gidersem oralara, biriyle gitsem alacağımı düşündüğüm küçücük zevki de söndürecek kadar yavan ve sıkıcı birkaç 10 dakika geçirip içim büzüldükten sonra gerisin geri eve dönerim. İçtiğim bir bardak birşeyin manasız tadıyla ağazımda otururum mal mal odamda. Belki uzaydaki yıldız bulutsularının renklerini falan hayal ederim en fazla...ama gene de çok sürmez...gereksiz...



- YANİE BEEANCE ÇOK ÖNYARGILI BAKIOSON OLAYA YAANEE...NE BİLİİM..SONUŞTA...HERYERDE EĞLENEBİLİR İNSAN YAANEEE BELL'OLMAZ Kİ SONOŞTAAA



(senin o boş kafanı içi su dolu kovaya sokar,dizlerni karnına iter, üçnüzü* birden camdan aşşşaa atarım ha!)



*kafa, diz, kova

No comments: