Saturday, 29 May 2010

karacabey'de atlar ve Fatoş







Bu panayıra arabacılar, faytoncular falan geliyor. İnek, koyun almaya gelen de oluyor. At satanlar ve at kasapları koş geziyor. Panayırın bi yanında da çingene çadırları var. Onlar da orda panayıra gelenlerin gece eğlencesini sağlıyor. Lunapark salıncaklarından tut da, halka atıp sigarayı tutturana kadar senden para isteyen genç çingen kızlara kadar. Bir de garip fantazi bi oyun var: koca bir futbol kalesi var, çingen kız kaleye geçiyor, bilimum erkekler de sıraya dizilip kıza şut çekiyor. Kızların başka ne hizmetler verdiklerini de tahmin etmek zor değil tabii. Küçücük küçük çocuklar da etrafta bağıra çağıra göbek ata ata geziniyorlar. Koray abi, Hikmet ve ben bu kızların ordan geçerken önce Koray abiye sardılar, gömlek cebinden sigarasını aldılar, ahlka atsın diye ısrar ettiler "para verme bak para verme sen gel" diye. İkinci geçişimizde, Hikmet kavis çizerek kurtardı bu sefer bana sardırdı iki kız. "Kııııız...Şşşşş" ban bakmadım, "Kız Fatooooooooş!" deyince döndüm baktım. "Dövmen ne güzelmiş" dedi geldi yanıma. "Nereye kadar gidiyo o?" şuraya kadar diye tam gösterirken kendisi açtı tişörtümün yakasını aşağıya kadar baktı "Haa kısaymış".
Öteki geldi
-"güzel olmuş dövmen acımadı mı? "
--"yok çok acımıyo" dedim.
-"nerde yaptırdın?"
--"taksim"
-"aa taksim. biz daha istanbul'a gidemedik göremedik bee"
sonra öteki geldi "ama iyi araştırdın mı dövme günah diyolar?"
--"yoo hiç bilmiyorum öyle miymiş?"
-"güzel ama dövmen...denize girerken güzel durur"

deyip uzaklaştılar işlernin başına. O andan itibaren benim adım Fatoş oldu.
Panayırda ölmek üzere olan hatta can çekişen birkaç at vardı. Açlıktan geberiyorlar çünkü. İneklerinse, sütü bol inek satmak için sağılmamış memeleri davul gibi olmuş, yürüdükçe uçlarından süt damlıyordu. Kim bilir ne biçim ağrıyordur. Hayvanları getirdikleri kamyonların kenarına bağlayıp o sıcakta tüm gün güneşin altında bırakan imsafsız sahiplerle doluydu ortalık. Bir tanesi vardı kamyonunun yanına tente kurup, hayvanları gölgeye alan. Koray abi hemen dedi "bak işte hayvanını seven hemen belli oluyo.." diye.

Panayırın ilk günü olmasına karşın son günü gibi boş ve anlamsızdı. Toki almış panayır kurularn araziyi, geliyor ağır ağır deprem gibi. "Bitti artık at üreticiliği falan...bitti yani ülkede kalmadı ki" diyor Koray abi.

Fotoğraflar genel panayır görüntüleri fakat ikincisi, bakımsızlıkla kışlık tüylerinden arındırılmamış bir at fotoğrafı.

No comments: