Sunday, 14 November 2010

öldürsem

sinanın, barın ortasından yavaaaşça çaldığı viski şişesi ve benim yavaaaaaşça kitaplıktan çaldığım andrzej vajda kitabı. aslında öldürebilirdirm. çoook rahat öldürebilirdim. neden yapmadım ya da neden bunu yapmayı düşündüm bilmem. gene görünmez olduğum bir geceydi. işte sadece bi senaryoya gark oldum, o zaman keşke öldürseydim. çok rahattı, öldürebilirdim. neden öldürmedim? hazır öldürmenin anlamını bilmezken, beyaz bir kedinin şaşkın bakışlarıynan, öldürebilirdim işte. yapılacak tek şeydi ama ben yapmadım. ne tuhaf. o kafayla bile süperego çalışıyor mu bu mu. rahat bıraksan doğal bir süreç olurdu. kanlı ya da kansız ki muhtemelen kanlı olurdu. o insanın ölmesini istediğimden değil. aslında ölüp ölmemesi belki çok umrumda olmazdı ama öldürsem..

öldürsem öldürmüş olurdum.

ölü olurdu.

nefesi sönerdi.
muhtemelen bi ses çıkarırıdı.
ve duyardım

ben bunu.



kahretsin keşke yapsaydım

No comments: