Sunday 21 October 2007

21.10.2007







Berlin Senfoni orkestrasının konserini kaçırmış bulunmaktayım bravo bana! Üstelik ilanı gözümün önünde duruken! En azından şu Circus Krone'yi kaçırmasam...100 yıllık bir sirkmiş, 1 Kasım'dan 10 Kasım'a kadar Munich'te bir yerde ve biletleri şimdiden alınıyor...
Bu sabah en az sekiz on tane rüya görmüş olarak uyandım ve her rüyadan sonra uyanıp tekrar uyudum. Gözlerimi her açtığımda gördüğüm gök yüzü farklı renkte olduğu için ne zaman rüyaydı ne zaman gerçekti bilemiyorum. Şimdi gök beyaz, sabah bir ara sulu kar bile yağdı. Tatsız, soğuk, isteksiz bir hava. İsteksiz olan benim tabi. İçimde garip bir ağırlık var ama aynı zamanda doğru yerinden fişeklersem ışık hızında fırlıyacakmış gibi...Panikatak!Yok öyle değil.
Uyandığımda canım Björk dinlemek istedi, hala dinliyorum. Sabah sabah björk eşliğinde fotoğraflar çektim boş boş...
Kahvaltı olarak sosisli yumurta yedim ama yumurtanın sarısının tadı bir garipti. Sonra kendime türk kahvesi yaptım içtim ve araştırmaya oturdum internetin başına. Konumuz 'magic mushroom'lar. Sonra taşaklarım ağrımaya başlayınca şarap koydum, içiyorum.
Evet garip...İçimde bir taş var...Yok kaya daha çok. Bir tarafı kuru ve kumsu, diğer tarafı ıslak ve sivri. Hangi taraf nedir bilmiyorum. Sanki özlediğim birşeyler var ama ne? Bilmem. Epey gerilere atıyor olmalıyım bulamıyayım ya da yeltenmiyeyim diye.


-Typical doses may cause a number of small effects, such as loss of appetite.[11] Higher doses (typically 2½ grams and above) cause numerous effects such as feelings of coldness,[9] numbness of the mouth and adjacent features,[11] nausea, weakness in the limbs (making locomotion difficult),[11] excessive yawning which usually occurs during the come-up, swollen features and pupil dilation.[9][11]-

Hatırlıyorum bir arkadaşım shroom yetiştiriyordu da beni de denek olarak kullanıyordu 'al bunu kullan neler oluyor anlat bana'. Mor siyah, tatsız, pörsük bir cins vermişti altı yedi tane. Ben ilkini yedim, baktım birşey yok, yedim hepsini. Sonra bir bahçe partisine gitmiştim ve bir anda vücuduma hafif bir ısınma gelmiş nabzım yavaşlamış ve yüzüme anlamsız bir rahatlama ifadesi gelmişti. Asıl eğlenceli olanı da herşeyin benden çok çok hızlı hareket edip, benim tüm hareketlerimin yavaşlamasıydı. Hatırlıyorum da masada duran şarap bardağıma, uçarak ve yarım satte ulaşmıştım...Sene kaç acaba? 2000? 2001? İkiz kulelerin yıkıldığı seneydi. O zaman 2001...