Wednesday 9 July 2008

Kriminalbibliothek

Afişler (CLP)



Kriminalbibliothek

Afişler (18/1)




Kriminalbibliothek

Bitti.
Önce kulağımı tıkadım ve bir haftadan fazla bir süre boyunca sağ kulağım dışarıyı duymadan (ama içerde, giderek büyüyen korkuç gürültülü bir çınlama ile kafamın sağ tarafı uyuşmuş olarak) durdum. Neden? Çünkü ödevvv teslimlerim vardı. Doktora gidecek vakit yoktu. Fakat gel gör ki herhalde bu koca çınlama benim beynimi siktiğinden ve orta kulak dengemde de oynamalar yaptığından epey rahatsız bir hafta oldu. Zaten uyumuyor da olduğum için oooh yandan.

herneyse, bugün kulağımı açtırttırttım doktora ve sonra da doğaya saldık kendimizi. Çıplak yüzülen Auensee'nin kenarında otururken anne, genç kız ve küçük oğlan gezen bir ördek çekirdek grubu geldi yanımıza. Epey sokuldular. Sonra gene göle girdiler. Çok geçmedem yine geldiler, içlerinde en cengâveri küçük ördek çıktı. Artık ikinci kez yaklaştıklarında beni has dostu belleyerek ayağımı yemeye çalıştı bayağı bir süre
ama ben sabırla beklememe rağmen beceremedi.

Sonra Ekin minik bir derenin üzerindeki kaylara basarak karşıya geçip geri geldi ve ben 'haftalardır zaten yorgunum, yok geçemem vallaha' diyerek geçmedim diye bana 'koorkaak göökçee!' diyerekten kendini iyi hissetti. Ben de ona 'bak taş atarım' deyip üzerine yarım yumruk büyüklüğünde bir taş attım, o da 'aaa taş attın' dedi ve diyalog daha falza devam etmeden orda bitti.

Dönüş yolunda dört saat geriye yürümeyelim de toplu taşıma bulalım dedik ama otostop çekerekten (ki Almanya'da kimse durmuyormuş otostopçu görünce, bizi alan çocuk da öyle söyledi...garip ama ha...herkes gülerek geçiyor çünkü) Güney Afrika'ya yaşamaya gitmek isteyen, aslen baba tarafı Bosna'lı olan Almanya doğumlu pank saçlı çocukla iki muhabbet ederekten geldik. Dedi ki 'bu arada Türkler Alman bir adamı kaçırmış bugün', 'nasıl?' dedik 'kim?'. 'Bilmiyorum' dedi 'yasal olmayan bir işçi partisi sanırım'. 'PKK olmasın?' dedi Ekin, 'Haaaa evet evet!' dedi çocuk da. Sonra bizi en yakın durağa bıraktı biz de şehir merkezine gidip körülü zosisli yiyebildik.

Valla bu hafta herşeyi Ekin'e ve allaha ısmarladık çünkü 16 örom var bankada onu da vermiyor bankaoğlubanka.

herneyse, dersler bitti evet. Aldığım reklam kampanyası projesi Süddeutsche Zeitung gazetesinin verdiği polisiye roman serisinin kampanyası idi.Gidişât şöyle oldu:

Bir adet kampanya fikri,

Bir adet TV spotu fikri,

Bir adet TV spotu treatment'ı ve pack-shot'ı,

Bir adet TV spotu storyboard'u,

Üç adet 18/1 ve üç adet CLP afiş* (afişlerin kendileri ve bir de sokaktaki billboardlara photosfopta uygulanmış hali sunulacak),

Dergi ilanı (bir tanesi derginin üzerinde uygulamalı gösterilecek),

Web tasarımı: kısa intro filmi, ana sayfa ve ondan açılacak üç sayfa daha,

Projenin oluşumunu gösterek sketch book sunulacak uygun bir biçimde,

Son olarak da Design Theory** yazılacak (en az 2, en çok 10 A4 uzunluğunda)

E bir de herşey aynı zamanda Pdf. olarak bir cd'de verilecek


Bu kadar.
Şimdi, tüm basılı görsel malzemeler alıştığımız üzre A3 ya da A2 kartona yapıştırılarak verliyor bir dosyada, yazılı olanlar basılıp derleniyor ya da kartona yapıştırıyorsun artık nasıl uygun görürsen, sketchler de keza.
FALAN.




Storyboard


Benim TV spotu hikayem, bu 50 kitaplık polisiye kitap dizisinden herhangi bir kitabın başına gelen, başı sonu olmayan bir polisiye koşturmaca. Biz hep kitabı takip ediyoruz film boyunca. Kitap sadece bir kitap değil de birçok insanın elde etmek istediği değerli bir şeymişcesine. Şehirde elden ele, yoldan nehre, nehirden trafiğe atıla tutula yıpranan bir kitabı izliyoruz. Kampanya fikri de bunun üzerine kurulu, dolayısıyla diğer tüm parçalar (afiş, ilan, web tasarımı) TV spot üzerine kurulu. Slogana gerek görmedim. Bilgileri de zaten afişin görsellerinin içinde neredeyse saklanmışlar gibi yerleştirdim. Filmde ve afişlerde sadece kitap kapağının mavi, kırmızı ve siyah renklerinin görünmesini istedim dolayısıyla yazılı herşey ya beyaz ya da gri kaldı. Gri, çünkü siyah beyaz gibi net değil gri, daha gergin ve de şüpppeli bir hissi var.

Evet, ne kadar bilinçli bir tasarımcı olduğum anlaşılıyor değil mi. Vay be.











*18/1, bildiğimiz billboard boyutu ve hep yatay. Burdaki '1', DIN A1'e tekabul ediyor, yani DIN A1x18 boyutundalar: (59x84)x18 = 4.956x18 cmkare

CLP, City Light Poster'ın kısaltması, şu otebiz duraklarında, ya da manasızca yolun ortasında gördüğümüz dikine reklam panolarına deniyor, kenarlardaki boşlukla beraber boyutları 119x175 cm


**Design Theory dedikleri şey her proje için yaptırılıyor öğrencilere. Ne yapıyor olduğunu bildiğini gösterdiğin bir çözümleme yazısı. Bazı projelerde daha detaylı ve derinlemesine isteyebiliyor hoca bunu. Örneğin benim başlayıp da içinde kaybolduğum, yaptığımı beğenmeyip sonunu getirmediğim dergi projesinde hoca, Design Theory'yi ayrı bir kitapçık olarak istediydi. Hani ayrıca kendi tasarımı olan bir Design Theory Book. Peh peh.
Reklam projesinde hocanın istediği, bu kampanyaya neden bu senaryoyu uygun gördüğünü, nereye dayandırdığını, seçtiğin görselleri, renkleri, varsa sloganı, fontları ve boyutlarını neye göre seçtiğini açıkladığın bir yazı.