Thursday 18 February 2010

dün gece tuhaf bi rüya gördüm

dün gece tuhaf bi rüya gördüm
tam hatırlamıyorum ama
annemleyiz galba
bi şehirdeyiz
böle kocaman anfiteatr gibi yarım daire basamaklarla inilen bir meydanı olan bi şehir
hani eski romadan kalma bi kent
sanki israil falan
ve sıkı yönetim var
hava kararmaya başladığında
belli bi saatten sonra sokakta olursan yakalanıyorsun ve bu fecaat demek
ve o belli saati de onlar belirliyor
sen bunu, sokak lambalarını kapatmalarından anlıyorsun
sen sokaktayken lambalar sönerse koşarak en yakın yere girmen gerekiyor
çok fena bi ortam
ama şehir öyle güzel ki
meydanlar
arnavut kaldırımları
dar sokaklar
taş köprüler, köprü altları
çok güzel
fakat işte
biz annemle hızlı hızlı yürürken
hava alacakaranlıktan hallice
ışıklar söndürülüyor
sokaktaki herkes olanca hızıyla kaçışıyor hiç ses çıkarmadan
silah sesleri başlıyor falan
ve annemle ben bi eve giriyoruz
tek göz bi yer gibi
heryer tunus gibi beyaz sıva
evler çok ortada
hani sanki ev değil de sokak ortasında odacıklar
pencerelerde perde yok falan, direkt sokaktasın yani
o girdiğimiz yerde böle..bu durumları pek de sallamıyan bi aile var
ev dolu
gülüşüolar falan
bu böle
bi de babamı gördüm
gene aynı yerde miydi bilmiyorum
ama
babam benle görüşmek istiyor
hasta görünüyor ve üzgün
sanki üstünde kırmızı bi ceket var, kırmızı bi sırt çantası falan
onca zaman sona iki gün onda kalmamı istiyor
ben de kalıyorum ama hiç istemiyorum kalmak
nası istemiyorum ama!
sona zaten glba çıkıorum bi daha babamı bulamıyor muyum..bi de bunun vicdan azabını mı duyuyorum, nedir? yerde kuru yapraklar.. filan