Thursday 31 January 2008

RÜYA

Rüya, Beşiktaş'ta ya da Kabataş'ta tam denizin kenarında benim hep gidip çift kaşarlı tost yiyip ayran içtiğim bir 'bilmemne amcanın büfesi' olduğunu varsayoyor. Gene gidiyorum oturyorum bir masaya, ısmarlıyorum tost. Ama burda nedense fazla geç geliyor herşey. Beklerken beklerken farkediyorum ki büfenin yanındaki eften püften çadırımsı odaya, önünde kanlı bir önlük olan iri yarı bir adam, kişneye kişneye ona karşı koymaya çalışan bir eşeği sokmaya çalışıyor. Ben dehşete kapılıyorum. Kulaklarımı kapayıp koşuşturmaya başlıyorum, adamla göz göze geliyorum ve büfenin diğer tarafına doğru koşuyorum biliçsizce. Kulaklarımı kapadığım ellerimin arasında eşeğin çığrışlarını duyuyorum ve sonra denize birşey atılıyor 'çlopf'. Eşeğin kulakları. Kulaklardan yavaş yavaş kan sızıyor denize, sonra ardında bacaklar atılıyor tek tek. Ben ağlamaktayım hala, 'nasıl olur eşek adam eşeği' diye panik halinde sayıklarken yan masadan sarışın bir kız bana ' eeeh ne bağrıyosun be! ne var eşekse aaaa' diye efeleniyor. Ben donup kalıyorum hiç birşey söyliyemiyoum ama kızdan nefret ediyorum.(Rüyalarımda öldürdüğüm, ifaal ettiğim, işkence ettiğim sarışın kızlarrr) Arkamı dönüyorum tekerlekli bir tahta parçasının üzerine bindirilmiş bir şekilde bir oğlak getirdiklerini görüyorum o çadıra.
Sonraki sahnede yanıma çok zayıf sivrisinek gibi bir oğlan geliyor ve onunla gidiyoruz ordan. Dağ tepe çok güzel mezarlıklardan geçiyoruz, rengârenk çiçekler, yemyeşil çimenler, yol gibi kullanıyoruz mezarlığı. Birşeyler konuşuyoruz ve hep yürüyoruz. Ben etraftan ruhların geçtiğini hissediyorum (nasılsa)...