Sunday 25 April 2010

siirt'te organize tecavüz

7 kız.
14 ila 70 yaş arası
100 adet yarrak.
2 sene.


http://www.bandirmahaber.net/2010/04/21/siirtte-100-kisi-tecavuzden-sorgulaniyor/









Fahrettin Kuzu (Firari- Müdür yardımcısı)
Nedim Helvacıoğlu (Tuhafiyeci)
Fatih Tan (70-Bakkal) ile oğlu Yıldırım Tan (25)
Harun Çelik (Bakkal)
Beşir Ayyıldız (Konfeksiyoncu)
Kahveci Ekrem
Tostçu Metin
7 ilköğretim okulu öğrencisi

Friday 23 April 2010

Thursday 22 April 2010

gerçek hayat hikayesi 1 - yabancılaşma

Rüya seansı

RÜYA 1

Ahlak Sınavı

Evdeyim gece, annemle birlikte. Odama doğru geliyorum ve odamda yalpalayan bir gölge olduğunu görüyorum. Sonra yere düşüyor kolilerin dibine. Bu, İstiklal'de sabah akşam sarhoş dolaşan o kungfucu adam. Gene sarhoş ve bu sefer odama gelmiş nasıl geldiyse. Ben onun yere düştüğünü görünce bir adım geri gidiyorum ve anneme durumu bildiriyorum. Korkuyorum adamdan sarhoş diye. Bir tarafım "git adamı kaldır, yatır, su ver" falan derken, bir diğer tarafımsa korkusunu büyütüyor. Adamın nağralar attığını duyunca gidip odamın kapasını kapatıp kitliyorum aceleyle. Adam bağırmaya ve debelenmeye devam ediyor. Ben, elimde telefon, panik halinde titreşiyorum koridorun ortasında. Elimdeki telefonla polisi, ambulansı ya da itfaiyeyi arayacağım herhalde bilmiyorum. Odaya girmek aklımdan geçse de korkum bunu engelliyor. Ben arada kaladurayım, sarhoş adam iyice delirip
kendini camımdan aşağı atıyor. Ve ben bok gibi kalıyorum...



RÜYA 2

Eyveöleövı - Rüyada duyu hfızası

Annem mannem birileri, hepberaber bir gezideyiz. Yeni sönmüş bir yanardağı gezeceğiz. Kim bilir hangi sıradağların tepesindeyiz, rakım epey yüksek. Bu dağların tepesinde küçük bir ağız var, yanardağ ağzı, işte oraya çıkıyoruz. Güneş batmak üzere ve bizden epey aşağıda, irtifa harika. Volkanın ağzının güneşin gölgesinde kaldığı saatte çıkıyoruz biraz serin olsun diye zira krater gibi şeyin içi hala sıcak. Her yer türk kahvesi ya da kakao gibi. Yer yer nemli yer yer kuru. Yavaş yavaş, o ağızın etrafına tutuna tutuna yürüyoruz. Krater benzeri bu ağız dediğim işte herhalde on - onbeş metre çapında birşey. Herkes sanki yerçekimsiz ortama gelmişizcesine ağır hareketlerle kraterciğin etrafında dolanıyor. Gruptaki bir çocuk kraterin içine de giriyor. Nasıl anlatsam? Çizsem daha iyi tabii ama...Bu krater dediğim, yanardağın patlayıp söndüğü ağız ve kesik uçlu kalemler gibi eğik bir düzlem. Kahve fincanının içi gibi aynen (zaten görüntü aynı, büyütülmüş, köpüklü türk kahvesinden volkan almaz mıydınız?) Başımızdaki rehbere sorup atlıyorum ben de kraterin içine. Atlıyorum derken derin falan değil, kaldırımdan yola iner gibi. Fakat fark şu, kraterin kenarları soğumuş olduğu için sert ve serin oysa içi daha yumuşak (hafif nemlenmiş kahve gibi) ve insanın ayağının altından sıcak geliyor gerçekten de. Gerçekten de dedeğim, ben bu farkı rüyada hissettim hatta test ettim ayağımı bir içeri bir dışarı koyarak. Sonra o hoplayan zıplayan çocuk gibi ben de sıcak topraklı kraterin içinde yürüdüm.
Burda bir yan hikayecik daha vardı. Rehber çocuktan hoşlanıyordum ben sanki, ama ben 14 - 15 yaşındaki bendim sanki. Grupta ince narin minyon mazlum kumral bir abla vardı ve rehberle hoşlaşıyorlardı sanki. Bunun beni kötü hissettirdiğini hatırlıyorum rüyada.

Bu kadar.

Monday 19 April 2010

i tunes'un suratı

bak şimdi bak

bak allaşkına bak şimdi,




en soldaki fatoşop, ortadaki bulog ve sağdaki de privyu görünümü aynı fotrafın.
farkı farkedebilion mu?
ediom evet.
fakat herkesler kendi göz rgb ayarına, kendi bilgisayarına, ekrarnına göre görecek, bi de o farklar var.
ne çok fark vaaar!

internet bi düzleştirmiş sanki çizerken elimle üstünden geçip dokusunu ezmişimcesine.
bunu mu düşünücem ben fatoşla oynarken.

yapamam!

maaile


emek sineması eylemi



emek sineması eylemi





1) Armağan, gözlüğünün camında Hasan ve Ersan

emek sineması eylemi






1) Armağan'ın elleri
2) Uzun Ersan'dan bir fotoğraf

şişli rum mezarlığı




mezarlıktan kötü fotoğraflar.
kapısı açıktı,
daldık.

sabah sabah

bu sabah 6'da kalktım.
bu kısmı güzel.
sonra dün eylemde çektiğim kötü fotoğraflarla oynadım
ve bir anda
kafamın içinde kulağıma doğru yankılı bi melodi yaklaşmaya başladı.
ne ola ki.
neyse ki nakaratı -dolayısıyla ismini- hatırladım.
neyse ki, çünkü çok fena takılırdı aklıma ve ağlardım dinlemeseydim.
saçma ve güzel takıntılar bunlar.
örneğin bu parçayı,
bir kere olsun baştan sona dinlemişliğim yoktur.
hep, yanımdan geçen bi arabadan gelen ıptıs ıptıs kadar duymuşumdur
ama gel gör ki yiyip, mide gibi hazmetmişim de yer etmiş.
hep birlikte dinliyoruz ve lets go tu ıbıza diyoruz:


ACABA NEDİR NEDİR?!?!


ha tabii bi de tüm remixlerine bi baktım araştırmacı kişilik olarak.
niyeyse..ne işe yaricaksa..ne zevki varsa..
nitekim 615376 tane remixi var parçanın.

hahahahahahahahahahaha

Sunday 18 April 2010

merdiven fotoğrafı



Varolan fotoğraf çekme görümü ve görgümü ve yetimi tamamen yitirmişim. Bu haksızlık! Elime iki aydır makine almıyor olabilirim ama bu kadar gerilemesi haksızlık başka bişey diil. Hani ne çerkerken, ne kadrajlarken ya da croplarken ne de ışık ve renk ayarını yapmaya çalışırken gene hiçbirley görmemeye başladım. Bu çok sinir bozucu. Piyanoya nankör derler, fotoğraf makinası daha nankörmüş. Sikicem..

Neyse.
Burası, Tünel'e giderken, solda Alman Kitabevi'nin yanındaki artdeco binanın içi. Kapısı açıktı daldım. Keşke en üst kata kadar çıksaydım. Bir daha şansım olursa yapıjam.

Saturday 17 April 2010

tüf

"...hatırlar mısın zamanında Kilikya mağaralarında yaşayan yüz başlı ejderha Tüphon'u? Tanrılara karşı ayaklanmıştı, yüzündeki alevlerle ölüm saçarak tanrılara meydan okuyordu. Ama Zeus'un amansız oku bir anda mağrur başını yere düşürdü. Kalbinden vurulunca bir anda gök gürültüsü içinde tüm gücü yok olup gitti. Şimdilerde cansız bedeni Etna'nın kökleri arasında sıkışmış dar bir boğazda yatıyor."


"Zincire vurulmuş Prometheus"
Aiskhülos




Tuesday 13 April 2010

neyiz.biz

inanç diye bildiğim tek bir insan vardı.
ben yokum o var.
o kadar.

Monday 12 April 2010

retro imicıs






neden mi?
bilemiyorum.
akıyoruz gidiyor.
su souk mouk diil.
su olduğunu hissediyorum ama souk muuuu sıcak mııı
onu bilemiyorum işte.

nedir





acaba nedir nedir
iş güç ne iyi
ama bi zamandır bi kafam boş vicıdım boş. boş vücut. boş mu dolu mu kafam. sanki samanla dolu gibi. çok alkol alıp alıp mallaşmak gibi. ki bu da bir vakııııaaaa.
ama sırf bu değil.
yazamadığım gibi bak fotoğraf da çekmiyorum.
blogdan koptum annecim.
merak etme geri dönücem.
böle eski resimler falan var.
depoda daha olacaktı.

falan.

bişeyler

Thursday 1 April 2010

kediyi öldüren şeytan

buraklar'ın banyosunda yerde duran "kediyi öldüren şeytan" halısı bu.
halının sağ tarafında, patisinden kan gelerek ölmüş kediyi görüyoruz
ve ölü kedinin bedenini sola doğru takip ettiğimizdeyse
bu cinayetin faili olan, eli belinde şeytanla burun buruna geliyoruz.
şimdi şeytan mı kediden, kedi mi şeytandan?