Thursday 14 October 2010

kırmızı ev halleri





huzurluyum
ama kabus görmeyi ihmal etmiyorum pek.
vücudum esnek ve rahat
ama kabus gördüğümde, uzun zaman önce ölmüş bi kadavra kadar sert oluyorum.
kanım dolaşmak istemiyor, hiçbir uzvum hareket etmek istemiyor;
hareket ettirmeye çalıştığım zaman, karanlığa alışmış gözlerin ışığa bakması gibi ağrıyor, büzülüyorlar.
iyiyim
ama küçük taşlar yuvarlanıyor bazen ve ben ayağımı çekmeye fırsat bulamadan eziveriyorlar küçük parmağımı. bir anda umulmadık bir acı vuruyor ayak parmağımdan beynime.
küçücük taş, küçücük parmak..nasıl acır bu kadar? ince ince
bu taşların ardını arkasını sormuyorum. merak etmiyorum. geldikçe yaşıyorum.
ne de olsa ecele faydalı hiçbir şey yok.