Saturday 29 March 2008

la bici








(1.fotoğrafta 'la bici' çıplak , 2. ve 3.de selesi kılıflı)





Bugün Augsburg Plärrer Bit Pazarına ikinci el bisiklet almaya gittik. Fakat elimiz boş döndük çünkü asıl haftasonu sabahları bisiklet satıyorlarmış bit pazarında, hâliyle yarın sabah tekrar gideceğiz. İkinci el dediğim vakit ikinci elden külüstüre kadar giden geniş bir yelpazeden söz ediyorum. Bugün bisikletimiz olacak diye öyle hevesliydik ki bu hayal kırıklığı pek bir dokundu. Biz de şehrin, bilmediğimiz sokaklarına gire gire amaçsızca gezindik.
Ben her gittiğim yerde, yakınlarda bir yerde deniz olduğuna inanmadan rahat edemiyorum. Örneğin buraya geldiğimde, esen ilk yelde deniz kokusu duyup (bilemiyoruz gerçek mi değil mi) odamın deniz yönüne baktığına karar vermiştim.(bkz.2 şubat girişli yazım)
Şehirde gezeken de sapacağım sokağı 'denize giden sokak mı merkeze dönen sokak mı?' sorusuna göre belirliyorum. Denize giden sokaklara sapıyorum. İlginçtir ki ikidir, aynı teknikle kaybolmama rağmen nasıl oluyorsa en sonunda bilmeden hep korkunç beton apartımanımızın önüne çıkyorum! Bugün de aynı şey oldu.

Eve gelince içime oturmuş olan bisiklet özlemiyle ben de kendime bisiklet yapmaya koyuldum, şimdi bitti (beş saat kadar uğraştım sanırım, adı da la bici). La bici'yi yaparken aklıma, bilgisayarın bize bahşettiği en büyük nimetlerden/lanetlerden biri olan UNDO komutu geldi. Benim epey alışmış olduğum bir nimetti kendisi ve sanki hatta UNDO yapamama çaresizliğinden korkuyordum. Fakat birkaç gündür tam da UNDOnun işlemediği şeylerle uğraşıyorum. UNDO takıntısından nerdeyse elimin de yaşadığını unutmuşum... Şimdi ellerim acıyor ve yer yer su topladı çünkü beş saat boyunca hiçbir hareketim hiçbir hatam, yok sayılmadı ya da geri çekilmedi; her ne yaptıysam -aynı hareketi defalarca üst üste yapmış olsam dahi- birbirinden her zaman farklıydı ve bir yerlere doğru gidiyordu. Duruyordu ama geri alınmıyordu.

Bunu hissetmeye geri dönmüş olmak bena tekrar iyi geldi...


(çocukluğa dönmenin yararları)

No comments: