Sunday 5 September 2010

autumn sonata



evvelsi geceki rüyamda tuhaf birşey oldu.
kendi rüyamda sıkıldım!
uzuuun bir rüyaydı ve ben o rüyanın içinde öyle sıkıldım ki.

boş bir evdeyim. yanımda büyük gözlüklü, kızıl saçlı beyaz tenli, saçları iki yandan örgülü, mazbut sıkıcı bir kızcağız var ve bu boş evin her boş odasına girdiğimizde bana dakikalarca hiç ilgilenmediğim şeyler anlatıyor. offff çok sıkılıyorum ama kızı kırmak istemediğim için de herşeyi dinlemeye devam ediyorum. saatleeeer sürdü rüya. tuhaftı.

sonra bunun, bikaç gün önce izlediğim bergman filminden mülhem olduğunu düşündüm. autumn sonata filmindeki kız'ın (liv ullman) en eskiz haliyle rüyama girişiydi bu sanırım. o kızın o sıkıcı kasvetli ama bi şekilde aydınlık hali bana bizim aileden birilerini hatırlatmıştı, bunu düşünüp geçtiğimi hatırlıyorum filmi izlerken. geçip gitmiş kafamdan fekat bilinçaltım tarafından tutulup alehimde kullanılmış.

No comments: