Sunday 4 November 2007

2-4.10.2007

Münich. Pek de sevimli bir kent değil.
İlk olarak Pinakotek'e gitmeye karar verdim. Cebimde sadece 10 Avro vardı, müzenin genelini pazar günleri 1 Avroya gezebileceğimi görünce, sergi gezmenin daha mantklı olacağına karar verdim ve Max Beckmann(1884-1950)'ın Exile in Amsterdam isimli resim ve illüstrastrasyon sergisini gezdim. Çok güzeldi. Hitler Almanya'daki sanat karşıtı propangandalar yapmaya başlayıp her tarafı kapattırmaya başlayınca Hollanda'ya kaçıyor genç karısıyla birlikte. İşte Amsterdam'daki sürgünde, 1937 1947 arasındaki işlerinin olduğu bir sergiydi. Minik bir kitapçık yapmışlar resimleri anlatan. İyi güzel ama ben gene de gerçekten ek bilgi gerektiren şeyler olmadıkça körlere anlatır gibi resmin her köşesini tasvir eden notlar yazmasalar daha iyi olacak. Hani biraz izleyiciye bıraksalar ne göreceğini. Gerçi evet ilk kez bir sergiye giden biri için, bir resmi nasıl okuyacağını biraz öğrenmesine yardımcı oluyordur. Faust için yaptığı çini illüstrasyonlar çok güzeldi. Ben de yapmak istedim. Kendime bir hikaye seçip denesem diye düşündüm. Aslında Rilke'den seçtiklerim uygun olabilir...


http://www.br-online.de/kultur-szene/thema/max-beckmann/index.xml


http://www.dhm.de/lemo/objekte/pict/beckbio/index.jpg

http://www.stipimo.de/projekte/images/max_beckmann_000555g.jpg


http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/5/51/Max_Beckmann's_'Self-portrait_with_Horn',_1938-1940.jpg/280px-Max_Beckmann's_'Self-portrait_with_Horn',_1938-1940.jpg

http://artblog.net/images/2006/06/05/01_Beckmann.jpg

http://www.artcyclopedia.com/images/Beckmann-Acrobat-on-Trapeze.jpg


Akşam Güliz geldi. Dışarlarda içmek için hamlelerde bulunsak da, pek başarılı olamadık, döndük otele yattık uyuduk.


...

Ertesi gün Marien Platz'a yürüdük, kendimize şapka aldık, video çektik dalga geçtik. İki kilise gezdik. Sonra saat dörtte içmeye naşladık. 70'lerden kalma alman teyze ve amcaların gittiği minicik bir bara gittik çok komikti. Yamuk yumuk eski teyzeler, amcalarla dans ediyorlardı barda. Alman pop şarkıları ve 80'ler amerikan parçaları çalıyordu çok eğlendik. O kadar video ve fotoğraf çekince bize uzaylı gibi baktılar. Orda bir bira içip gene bildiğimiz yere (bir önceki geceden) Sausalito'ya gittik orda da içip içip fotoğraf çekip 8 gibi döndük hostele ve uyuduk.
Ve ertesi gün (bugün) 11:50 treniyle geri geldik EVİMİZE. Soğuk almanya soğuk augsburg...Trende bir alman oğlanı geldi bize dedi ki ben ve arkadaşım yalnızız sıkılıyoruz yanımıza gelmez miydiniz. Ben de dedim ki biz burda iyiyiz istiyorsanız siz gelin. Olur deyip geldiler. Rapçiymiş bunlar. Solo rapçi. Albümü de çıkmış. Bilgisayarını çıkarıp bize bir alman kanalının bununla yaptığı röportajı ve klibmden bir parça izletti. Meğer reklam yapmağa gelmiş. Münich'in varoşundanmış, çok türk arkadaşı varmış hepsi de çok bira içerlermiş. Bir türk kız arkadaşı da olmuş. Hatta türk-alman kızlarını öven de bir parçası varmış onu dinletti bize. Meğer gösterip de vermiyen türk kızını övüyormuş. Sonra bildiği türkçe küfürleri sıraladı. Çok zavallı görünüyorlardı. Bilmem neden...Çok yıpranıyorlarmış ve kafalarının içinde sünger taşıyorlarmış, bilmedikleri nedenlerden ağlıyorlarmış, kendilerine acı çektiriyorlarmış gibi geldi. Bilmem...

No comments: