Saturday 26 January 2008

RÜYA

Dün gecenin ortasında görüp uyanıp 'hatırla!' dediğim rüyada, çok karanlık bir gecede Teşvikiye'deki evimizin karşı kaldırımında babamla birlikte durmuş, az ilerde oynaşan köpek yavrularına bakıyoruz (gene teşvikiye gene babam ve gene köpek). Babam bana köpeklerin cinslerinden bahsediyor, biri biraz daha büyük, küçük olanı büyük olanının sırtında duran kapkara köpekçikler bunlar. Pek şekerler, oynuyorlar. Sonra oradan geçen şişman bir kadın (bilerek mi bilmeden mi orasını hatırlamıyorum) yavru köpeğin kafasını eziyor ve oracıkta öldürüyor. Ben (ki bu küçüklüğümden beri böyle bir durumla karşılaştığımda yapmak istediğim şeydir, bu kadar şiddetli olmasa da) kendimi kaybetip kadının üstüne atılıp yere yıkıyorum onu ve deli gibi ağlıyarak, elimde kadının başını yere çalıp duruyorum. Defalarca. Kadının kafa tasının çatladığı sesini duyuyorum elimden ağrı ama vurmaya devam ediyorum. Artık sadece köpeğe değil kendi yaptığıma da ağlıyorum, herşey birbirine giriyor. Fenaydı.
O ağlama krizi babamın ardından patlattıklarıma benziyor. Kafası ezilen yavru köpek...Peki...Ama ben de kadının kafasını eziyorum ve bundan suçluluk da duyuyorum, aynen babam ölürken ona onca sene ilgi göstermemiş olmamdan duyduğum koca suçluluk duygusunun da araya karışmasıyla sarfettiğim sıcak göz yaşları gibi.Sıcak gözyaşları. E evet yakarlardı. Şişman kadın kim? Bilmiyorum. Köpek ben de olabilirim gene.
Sahne bir iki hafta evvel tesadüfen izleyip de içimin kesildiği ve ağladığım
Çin'deki deri piyasasında hayvanları nasıl öldürdüklerini gösteren Peta videosundan, onu anladık. Anlamasak da olurdu. Teşvikiye-ev, baba, köpek...Şişman kadın. Kan göz yaşı. ihtiras tutku namus gurur. A tv'de. Yeni dizi...

No comments: